Hayatın Temsile Dönüşmesi & Gerçeklikten Sanallığa
Gerçeklik çoğu zaman yavaştır. Sabahın ağırlığı, yolda beklemek, bir kahvenin soğuması, bir yüz ifadesinin değişmesi… Bunlar “an”ın gerçek malzemeleridir. Sanallık ise hızlanmış bir dünya kurar: anlar kesilir, seçilir, parlatılır ve bir akışın içine yerleştirilir. Böylece insan, fark etmeden yaşadığı hayattan çok, hayatın “temsiline” yaklaşır. Gerçeklikten sanallığa geçiş; bir gün bir tuşa basmakla değil, küçük alışkanlıkların birikmesiyle olur. 1) Temasın yerini ekranın alması İlk kayma şurada başlar: Bir şey hissettiğimizde onu yaşamak yerine, onu hemen ekrana taşırız. Bir manzara gördüğümüzde bakmak yetmez; fotoğrafını çekmek gerekir. Güzel bir an “kayıt” altına alınmadıysa eksik kalmış gibi gelir. Oysa gerçeklik, çoğu zaman “saklanmayan” anlarda tamdır. Sanallık ise anı tamamlamaz; anı kanıtlamak ister. Böylece yaşamak, yavaş yavaş “göstermeye” dönüşür. 2) Yaşamak yerine izlemeye alışmak Sanal dünya, izlemeyi çok kolaylaştırır. İzlemek zahmetsizdir; eylem ise emek ister. İzl...